Blog

13 Kasım 2013

II. ULUSAL MOBİLYA KONGRESİ İÇİN SEKTÖREL YAYINCILIK BİLDİRİSİ 2012

KONU: Mobilya Sanayi ve Medya/Yayıncılık İlişkileri Bağlamında  Sektörel Yayıncılığın Sektörün Gelişmesine Etkileri

HAZIRLAYAN: NESİP UZUN (Mobilya dergisi imtiyaz sahibi),  SEYAD(sektörel yayıncılar derneği başkanı)

Yayıncılık yazılı bir tarihtir. Edebiyat, felsefe, plastik sanatlar, şiir ve müzikte yazılı kaynakların etkileri, dünden bugüne taşıdığı tanıklık ve bugünkü kuşaklara sunduğu değerler ne kadar önemli ise, ekonomide ve sanayide de yazılı kaynaklar o denli önemlidir.

Yazılı kaynakların en belirleyici göstergeleri yazılı tabletler, Mısır-Roma, Antik Yunan/Helen/Miken kaynakları, Mezopotamya’da Urartu, Sümer ve Elam kaynaklarıdır. Bu kaynaklarda, yazılı olarak o günkü ticaret hayatı hakkında pek çok bilgiye ulaşabiliyoruz.

Ürün ve hizmetleri pazarlamak, her ne kadar 19.yy. serbest rekabetçi kapitalizmin pazar artı değeri içinde görülse de, önceki ekonomik sistemlerde Feodalizm-Derebeylik sistemlerinde, ürün-rant ve para-rant şeklinde de ekonomide kendini göstermiştir.

Ürün pazara çıktığı andan itibaren, kendi hedef pazarlarına yönelik satış pazarlama stratejilerini oluşturmaktadır. İpek ticaretinin esas olduğu çağda zengin ipek tüccarları en iyi kumaşlarını saray sınıfının hizmetine sunar, Hindistan’dan, Tebriz’den, Uzak Doğu’dan Çin’den gelen kumaşlar buralarda dilden dile dolaşır ve  satıcının maharetiyle her yere ulaşırdı.

Her toplumda ihtiyaçların artması, nüfus ve üretim yoğunlaşması v.b. nedenlerle üretim fazlası ürün ve hizmetlerin pazarlanmaya ihtiyacı doğmuştur.

Sanayi devrimi ile başlayan süreçte, bir endüstrinin gelişebilmesi için o endüstrinin iletişim organı (sektörel yayınlar), meslek örgütlenmesi (odalar, dernekler, vakıflar) ve teşhir ortamları (fuarlar, sergiler) üç koldan hizmet üretmiş ve o sektörün gelişiminin dinamosunu oluşturmuştur.

Sanayi devrimi sonrası özellikle 19.yy.dan sonra pazar için üretim modülünde, üretilen artı üretim için pek çok tanıtım, pazarlama stratejileri uygulanmıştır. Pazarda tutulan ya da tutulması istenen ürünler, önceleri gazetelerde sonra ise 19.yy.da el ilanları, tanıtım broşürleri ve giderek ihtisas, uzmanlık yayıncılığı kanalıyla ürün pazarda paylaşılmaya çalışılmıştır. Matbaanın Avrupa’da hemen her alanda kullanılması, endüstride önemli kazanımlara yol açmış, üretilen her yeni ürünün bu kanalla tüketiciye ulaşılması sağlanmıştır. Moda, kadın mecmuaları tarım sanayi alanında çıkan mecmualar sanayi üretimleri ve yayın ilişkilerinin temellerini oluşturmuştur. Batıda yaklaşık 200 yıl önce ortaya çıkan ekonomi ihtisas gazete ve dergi yayıncılığı Matbaanın Türkiye ye gelmesiyle ürünler önceleri o günün gazetelerinde, tanıtım ve  reklamlar, ürün tanıtımları, sektörel haberler giderek gazetenin bir bölümünde düzenli ekonomi sektör haberleri, sonrasında ise konuya hakim yazar ve uzmanlar tarafından gerçekleşen ihtisas sektör yayıncılığı şeklinde ortaya çıkmıştır.

Önceleri, Fransız moda dergilerinin Türkiye ye getirilmesiyle başlayan bu eğilim, esas dinamiğini Türkiye’de 30 yılda yaşamıştır.

İthal ikameci devlet ekonomi-siyasi anlayışından açık pazar ekonomisine geçişle birlikte yaşanan pek çok değişimde sektörel yayıncılık da payını almıştır. Kapalı ekonominin yüzlerce yıl körleştirdiği dünyadan kopuk Türkiye ekonomi-siyaseti bu dönemlerde, 12 Eylül’le birlikte iç siyasette büyük bir siyasal kaos, antidemokratik süreç yaşarken uluslararası-finans sermaye bağlamında ekonomiyi dışa açma çabaları içinde belki de önceden hesaplanmayan pek çok yeni gelişmenin de kapıları açıldı, iç politikada ağır bir siyasal baskı, demokratik hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, STK’ların kapatıldığı on binlerce insanın düşüncelerinden dolayı cezaevlerine doldurulduğu Türkiye’de, yabancı sermayenin Türkiye’ye gelmesi KİT’lerin özelleştirilmesi süreci birlikte gelişti. İthalatın serbest bırakılmasıyla birlikte, yabancı yatırımcılar için Türkiye her şeye muhtaçülke konumuyla cazibe kazandı.

Bu tarihten sonra Türkiye tüketim pazarında daha önce bilmediği, tanımadığı pek çok ürün ve hizmet sektörüyle tanıştı.

Gerçekte temelleri 1970’ler sonrası Demirel hükümetiyle İMF ilişkileri içinde yine mimarlığını Turgut Özal’ın yaptığı bağlantılarla 1980 Askeri darbesi sonrasında, hiçbir muhalefet ve toplumsal direnişi görmeden 12 Eylül 1982 Anayasası’nda  yasal mevzuatını da oluşturarak uygulanmaya kondu. Bir anda Türkiye ünlü İtalyan, Fransız, İngiliz, Alman, Amerikan marka ve ürünlerinin cenneti oldu. Distribütörlükler ve direkt gelişmelerle ticari hayat başka bir kulvarda yol almaya başladı, 80 yıllık Cumhuriyet Türkiye’sinin dünyaya kapalı ekonomisi, uluslararası sermayenin yönlendirilmesiyle, önceleri yoğun ithalat ülkesi oldu, sonra bu ithalatçı firmalar uluslararası pazarı öğrendi, yurtdışı tecrübeleri ve ürün algılarıyla yerli imalat gelişti, ihracat ülkesine doğru yeni bir süreç başladı.

1970’ler sonrası Çin Halk Cumhuriyeti’nde Mao sonrası gerçekleşen ekonomik süreç 20 yıl sonra Türkiye’de uygulanmaya başlandı,  ancak gelenekçi ve statikocu devlet bürokrasisi-ordu ticaret burjuvazisi, bu süreçte hesaplamadığı toplumsal gelişmelerle karşı karşıya kalmıştı.

Türkiye’ye gelen kapitalist yeni anlayış ve ticaret burjuvazisi, kendi yaşam tarzını dayatıyor ve daha özgür ortamda ticaret yapmak istiyordu. Zamanla yasalar da uyumlu hale getirilerek, yabancı sermaye hem distribütörlükler hem de doğrudan imalata yönelik yatırımlarıyla süreci tamamladılar.

Ticaret ve ekonominin bu denli yoğunlaşması 1 milyarı bulmayan ihracattan 200 milyarlara gelen ihracat ülkesinde yapı, inşaat, otomotiv, tekstil, gıda, mobilya sanayi, yerli ve yabancı girişimcilerle önemli yatırımlar gerçekleştirdiler. Oluşan bu büyük üretim yoğunlaşmasında, ortaya çıkan ülke ihtiyaçları üzerindeki stokların satışı iyi bir marketingi-pazarlamayı da zorunlu kıldı. Bu amaçla ortaya çıkan marketing-pazarlama reklam ve PR şirketleri ürün ve hizmetin pazarda tutulmasının, hedef tüketiciye ulaşmasının, satışa dönüşmesinin en etkili kanalları oldu.

Pazara çıkan her ürün metadır ve metanın tanıtım-pazarlamaya ihtiyacı vardır. Televizyon reklamları, gazeteler ve kampanyaları bunun önemli unsurları oldu. Reklamlarda işlenen temalar, promosyonlar ve sevilen yüzler satışı direkt artıran unsurlar haline geldi.

Süreç sektörlerin uzmanlaşmasını da birlikte getirdi. Türk yayıncılar ve sektör haberleri yapan uzmanlar da bu süreçten geçtiler.

Avrupa’da pazarlama sürecinde ve ekonomilerinde ihtisas ürünleri ile paralel değer taşıyan güçlü ihtisas yayınlarının, sektör yayınlarının olduğunu görerek, bu geleneği Türkiye ye taşıdılar. İmalat sanayinin geliştiği farklı sektörlerde, bu sektörleri hedef kitleleriyle buluşturan özel uzman yayınlar, endüstriye ve her tür üretim ve  Pazar alanına yönelik sektör yayınları ortaya çıktı. Başarılı olanlar sektörlerinin çok önemli  aracıları haline geldiler.

19. yy’da “Sanayileşmeyi desteklemek için, milli sanayinin kurulmasını amaçlayan bir çizgiye sahip olan Sanayi Mecmuası kuruldu.

Sanayi devriminden yoksun kalan Osmanlı toplumunun, en kısa sürede iktisadi bağımlılıktan kurtularak, bir sanayi ülkesine dönüşmesi amacına hizmet eden derginin sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü, İbrahim Pertev idi. Bu şahıs daha sonra Endüstri soyadını almış. Sanayi’nin ilk sayısı 30 Nisan 1914 tarihini taşır. İlk sayıda idare adresi; Ebusuud Caddesi (Cağaloğlu) idi. Fiyatı 1 kuruş ve resimli bir dergi olan Sanayi’nin başlığı altında ‘Memlekette sanayinin terakkisine çalışır resimli Türk Mecmuasıdır’ cümlesi yer almaktaydı. 8.sayıdan itibaren bu ibare; ‘Memlekette fen ve sınaat ile Türk işçisinin ilerlemesi ve iyiliğine çalışır aylık risaledir’e, 52.sayıdan itibaren; ‘Sanayi-i milliyenin terakkisine hadim iktisadi, içtimai, fenni ve sınai aylık mecmua’ya, 55.sayıdan itibaren ise;’Fen ve sanat ve ticaretin her şubesinden bahis aylık mecmuadır’a dönüşmüştür. Birkaç sayı istisna olmak üzere Sanayi, bir forma, yani 16 sayfa basılmıştır. Bilinebildiği kadarıyla 58 sayı yayımlandı. Sanayi, hem bir fikir dergisi, hem de bir teknik dergiydi. Fikir ve teknik yazıların yanı sıra yayınlanan haberler de dergiyi değerli kılmıştı. “

Türk Mobilya Sanayinin Gelişmesinde Sektörel Yayıncılığın Etkisi ve Örnek Bir Model Olarak Mobilya Dekorasyon Dergisi

1980 sonrası özellikle de 90’lar itibariyle ithalatın yoğunlaşması, pek çok sektör gibi mobilya imalat sanayinde de hızlı ve ilk 5 yılda en yüksek seviyelerde gerçekleşti. Makine, malzeme, Aksesuar ve hammadde olarak, gerek pazara yanıt vermemesi gerekse de kalite standartları olarak yeterli üretimin olmaması Türkiye’yi bu dönemde bir ithalat cenneti haline getirdi. Başta büyük CNC makineleri olmak üzere; malzeme grubunda da, laminat, tutkal, OSB, kopmak, kenar bandı, dekor kağıt gibi aksesuarda, kaliteli mobilya kulpları, menteşeler, raylar, dolap kapakları, mutfak tezgahları, kiler sistemleri gibi çok ürün grubunda Türkiye bu dönemde Alman ve İtalyan şirketlerinin cenneti oldu. Sürecin 2.aşamasında Türkler Uzakdoğu pazarını keşfettiler, ama o zamana kadar da pek çok yerli yatırımcı pazara kaliteli ürünlerle girmiş oldu.

Tam da bu dönemde 1994 yılı başında mobilya sektöründe bu dinamikleri Türk imalatçısına sunacak, imalatçı ile malzeme, makine, aksesuar üretici ve ithalatçısını buluşturacak sektörel bir yayın ortaya çıktı. Merkezi İstanbul da bulunan ve küçük bir kadroyla çıkarılan Mobilya Dergisi, kısa zamanda sektör tarafından benimsendi. Bu dergiyi çıkaranlar başta sektör hakkında fazla bir bilgiye sahip değillerdi. İşleri yayıncılık olan entelektüel bu insanlar kısa zamanda sektör hakkında kendilerini yetiştirerek önemli bir donanıma ulaştılar. Yurtiçi ve yurtdışı önemli uluslararası fuar, kongre ve etkinlikleri takip ederek, yurtdışında mobilya sektöründeki tüm yenilikleri dergilerinde yayınlıyor, Anadolu da en ücra yerlere mobilya dergisini ulaştırıyorlar, irili ufaklı mobilya ve marangoz atölyeleri, hayatlarında ilk kez bu makine ve malzemelerle karşılaşıyorlardı. Cemil Usta, Türk Makine, As Metal, Umur Makine’nin dışında adını duymadığı bu koca makineleri görmek için İstanbul Meliha Avni Sözen ve TÜYAP Tepebaşı’ndaki küçücük dar mekanlarda yapılan fuarlara hücum ediyorlardı.

Gittikleri her yerde Mobilya Dergisini görüyor, abone oluyorlardı. Sektörde  yeni mesleki sözcüklerle karşılaşıyor, postforming, laminat, kenar bandı, çoklu delik, CNC Makineler, ebatlama makinesi, hotmelt  ,taş menteşe sözcükleri marangozun literatürüne girmeye başladı.

Bu arada Türkiye pazarına yeni giren her firmanın, sektörle buluşma ve ürününü tanıtma noktası Mobilya Dergisi oluyordu. Verilen reklam ve ürün tanıtım haberleri çok büyük etki yaratıyor, firmalar iyi kazandıklarında her ürün için ayrı sayfa reklamlarla önemli tanıtımlar gerçekleştiriyorlardı.Gerçekte de süreç bunu gerektiriyordu. Mobilya sektörü kendi sektörel tanıtım mecrasını yaratmış ve bu kanaldan ticari ilişkilerini gerçekleştiriyordu.

Kadıköy Orman Ürünleri sektörünün ilk yerleşim noktası olan ve at arabalarıyla sunta nakliyesinin yapıldığı Osmanağa Çuhadarağa Sokak, Derginin kurucusu Nesip UZUN’un Mobilya Dergisini de ilk çıkardığı yerdir.

Bugün 20 yılı aşkın sürede mobilya sektörüne yönelik ihtisas yayıncılığı yapan Mobilya Dergisi alanında uluslararası saygınlığı olan dünya çapında lider bir yayın halini almıştır. Uluslararası sektörel yayıncılık platformunda Türkiye’yi temsil eden (FSM) dünya sektör yayıncıları başkanlığını yürüten Ekin Yayın Grubu ve Mobilya Dekorasyon Dergisi, bu 20 yılda sektörümüzün gelişmesinde çok önemli bir rol oynamıştır.

Alanında Türkiye’nin hakemli tek sektör yayını olan Mobilya Dergisinde mobilya sektöründe eğitimli kadrolar yetiştiren, ülkemizin seçkin üniversitelerinden 12 profesör yayın kurulunu oluşturmakta, dergide yayınlanan makale ve araştırma yazıları, üniversite yönetimlerinde kabul görmektedir.

Gerek sanayide gerek akademik çevrelerde saygınlığı olan Mobilya Dergisi, sektörel yayıncılığın doğru algılanmasında bir prototip örnektir.

Bu gerçek bizim sektörel yayıncılığı doğru algılamamızı ve yayıncılığın sektör ilişkilerini doğru konumlandırmamızı sağlayacaktır.

SEKTÖREL YAYINCILIK NEDİR? SEKTÖREL YAYINCILAR KİMLERDİR?

Sektörel yayıncılık, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, firmalar arası iletişimi artırarak endüstriyel gelişmeye hız kazandıran bir yayıncılık türü olarak ortaya çıkmıştır. Son 30 yıldır ekonomik gelişmelere paralel olarak, içinde bulunduğu sektörle birlikte güçlenen sektörel yayınlar, bilgi, iletişim ve başvuru kaynakları haline gelmişlerdir. Sektörel yayıncılık, günümüzde yaşanan ve giderek artan enformatik karmaşa ortamında, seçilmiş bilgilerin, ilgili kişilere ulaşmasını sağlayarak çağın sorununa çağdaş bir çözüm sunmaktadır. Bu özellikleriyle sektörel yayıncılık, üretim ve hizmet sektörlerinin gelişimlerine ciddi katkıları olan bir yayıncılık türü haline gelmiştir. Ülkemizde sektörel alanda yayın yapan kuruluşlar, mesleki gelişime bağlı olarak 2000 yılında bir araya gelerek kendi mesleki dernekleri olan SEYAD’ı kurmuşlardır.

Sektörel yayınlar ve sektörel yayıncılık; yaptığı işin önemiyle orantılı olarak, ait olduğu sektörler tarafından sınırsız bir güven, itibar ve denetimle kabul edilmiş bulunmaktadır. Sektörel yayınlar, sektörlerinin iç iletişimini sağlamak amacının yanı sıra dünya çapında gelişen literatür ve uygulamaları da okuyucusuna aktararak, önemli bir kamusal iletişim hizmetini yerine getirmektedirler.

Sektörel Yayıncılık; endüstriyel iş bölümünün gelişmesi, gerek hizmet gerek üretim alanlarında faaliyet gösteren, mesleki ilerleme gelişme ve sektörlerin iç haberleşmesini sağlayan bir yayıncılık türü olarak bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önem taşıyan bir ihtisas alanıdır.

Son 20 yılda varlığını her geçen gün daha fazla hissettiren bu yayıncılık türü, giderek gelişmekte ve dahil olduğu sektörle birlikte, sektörün bilgi, iletişim ve başvuru kaynağı olmaktadır. Sektörel yayıncılık günümüzde yaşanan enformasyon ve bilgi paylaşımının artışında özellikle, uzmanların ve meslek kollarının düzenli, işlenmiş ve en kısa yoldan dünya ile entegre olmasını ve mesleki gelişmeleri izlemesini takip etmesini sağlamıştır. Böylece sektörel yayıncılık sanayi ve hizmet sektörünün gelişmesine, iletişimine katkıda bulunan bir meslek grubu olarak gelişimini sürdürmektedir.

Bugün 85 yayınıyla 22 ana üretim sektöründe süreli yayın yapan SEYAD üyeleri ülkemiz reel sektörünün nabzını da tutmakta, sektörel dinamikleri ve yenilikleri, uluslararası trendleri dergileri kanalıyla ulaştırarak mesleki açıdan da sektörün gelişmesine katkı sağlamaktadırlar. Sektörel yayıncılar aynı zamanda iletişim alanında önemli bir istihdam sağlamaktadırlar. Dergileri her ay yüz binlerce üreticiye ulaşmaktadır. Çağdaş iletişim sistemlerini aktif olarak kullanan sektörel yayıncılar, web üzerinden de yayın yapmaktadır. 2012 yılı için de Ipod uygulamasına geçme kararı almıştır.

Sektörel yayıncılık, ekonomiye yaptığı olumlu katkılara rağmen, günümüzde sürdürülebilir yayıncılık adına önemli sorunlar da yaşamaktadır.

Dünyada yüz yılı aşkın bir süredir var olan, ülkemizde ise son 20-30 yıldır etkinliği artan bir yayıncılık türü olan sektörel yayıncılığa, yarattığı bunca katma değere rağmen yeteri önem verilmemektedir.

Henüz, ilgili kanunlarda sektörel yayıncılığın yeri ve tanımı yoktur.

Gerçekte dünya yayıncılığı ile işbirliği yapan, uluslararası yayınlar üreten, ekonominin güçlenmesinde ciddi katkıları bulunan sektörel yayıncılık kamusal alanda yoktur. Bu eksik en kısa zamanda giderilmeli, sektörel yayıncılığın tanımı yapılmalı, ilgili kanunlarda ve yönetmeliklerde yer almalıdır.

Sektörel yayıncılık diğer dergi ve gazetelerin aksine daha çok abone sistemiyle okurlarına ulaşmaktadır. Bire bir ilgili kişi ve kurumlara ulaşarak sektör içi iletişimin doğrudan aracı olmaktadır.

  • Sektörel yayınların  “Etkin bir pazarlama iletişimi enstrümanı” olmalarının nedeni: konsantre hedef kitle oluşu, yani; eriştiği kesimin birebir söz konusu sektörün hedef kitlesinden (satın alma kararı vericilerinden) oluşması ciddi bir ekonomi ve verimlilik getirir.
  • Örneğin hedef kitle profili içinde tanımlanan her 1000 kişi için erişim maliyeti göz önüne alındığında sektörel yayınlar, hem harcanan bütçe olarak hem de etkinlik gücü (verim) olarak ilk sıradadır.
  • Hedef kitle veri bankası, düzenli/periyodik dergi gönderimi yapılması ile düzenli olarak güncellenmekte, kişi/adres verileri sağlıklı tutulmaktadır. Bu nedenle sektörel yayınların adres kütükleri, kendi alanında var olan en doğru/güncel/sağlıklı veri bankalarıdır.
  • Sektörün kendi içinde sistematik iletişimini sağlayan bu organlar, sektörün gelişimine hizmet verecek bilgileri, deneyimleri, yenilikleri en hızlı aktarım kanallarıdır, bir ihtisas alanına ait spesifik bilginin otoyollarıdır.

SEKTÖREL YAYINCILIĞIN GELECEĞİ VE SANAYİYE ETKİLERİ;

  Günümüzde her alanda olduğu gibi bilgi teknolojileri ve iletişim sektöründe de çok hızlı ve yeni gelişmeler yaşanmakta, internet yayıncılığı görsel ve yazılı basın olarak da haber eğlence ve sektör portalları şeklinde gelişmektedir. Dergilerle sektörel gelişmeleri takip eden firma temsilcileri artık ellerinde I phone  ya da android sistemlerle istedikleri bilgilere anında ulaşabilmektedir. Ancak “içerik olarak zenginleştirilmiş mikro bilgiler” bugün daha da önem kazanmıştır, Dünyanın bu denli küçüldüğü ve aynı konuda her dilden olmak üzere milyonlarca bilgi ve belgenin paylaşıldığı bu dünyada çok önemli bir bilgi kirliliği de beraberinde oluşmaktadır. Bilgiye ulaşmak daha kolaylaşmış, ancak doğru verilere ulaşmak onları binlerce benzerinden ayıklamak da bir o kadar zorlaşmıştır. Tam da bu noktada hemen her alanda uzman yayıncılığın önemi ortaya çıkmaktadır.  Değişik sektörlerde özel mesleki bilgiyle donanmış, araştırma haberleri, güncel veriler, ürün yenilikleri ve yeni teknolojik gelişmeleri sanayiciye en kısa yoldan yayınları ve internet portallarıyla ulaştırabilen bu yeni uzmanlık mecrası, sadece sanayicinin değil akademisyenlerinde araştırma ve güncel bilgiye ulaşmalarında önemli bir kaynak durumundadır.

Günümüzde dijital platformda da yayıncılık yapan sektörel yayınlar daha iyi incelenmeli, bu birikimleriyle sektörel yayıncılık eğitim ve disiplini ilgili Mesleki Eğitim Kurumlarında müfredata girmelidir…

Kütüphanelerde sektörel yayınlar, yayın türü olarak ayrı indekslerde yer almalıdır.

.           Günümüz ihtiyaçlarını karşılayamayan yasal mevzuat değiştirilmelidir.

Kamu idaresinin bildirim ve denetleme mekanizmaları, mesleki özellikler dikkate alınarak çağdaş normlara göre yeniden güncellenmelidir,

Sektörel yayıncıların yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri

Sektörel yayıncılık hakkında oluşmuş bir literatür olmadığı gibi eğitimi de verilmediğinden yetişmiş  eleman sıkıntısı olan bir medya türüdür. İletişim fakültesi mezunları bile bu tür yayıncılıkla ilgili esasları pratikte öğrenmekte bu da zaman ve iş kaybına yol açmaktadır. Bu nedenle iletişim meslek liseleri ve yüksekokullar ile fakültelerin müfredatlarına sektörel yayıncılıkla ilgili dersler eklenmelidir.

Sektörel yayıncılık ülke ekonomisine yaptığı bunca katkıya rağmen faaliyetleri özel alanda değerlendirilmekte, tanımsızlık nedeniyle pek çok kurumsal ve kamu desteğinden faydalanamamaktadır. Oysa ekonomi yayıncılığının en önemli dinamiklerinden olan sektörel yayıncılık/uzman yayıncılık,  Türkiye genelinde geçimi sadece yayıncılık üzerinden elde ettiği kazanca dayalı olan küçük ve orta ölçekli kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bir sosyal ve toplumsal işlev yapmalarına rağmen hiç bir kamusal hizmetten yararlanamamakta, kamu reklamları posta dağıtım gibi avantajlardan faydalanamamaktadır, “Sarı Basın Kartı” sahibi olamamaktadır. Sektörel yayıncıların tüm gelirleri firma reklamlarına bağlı olmakta ve dağıtımın özelleşmesi nedeniyle özel kargo şirketlerinin insafına terk edilmiş durumdadırlar.  Kağıt, matbaa baskı ve dağıtım hizmetlerini %98 oranında dış tedarikçilerinden alan sektörün en önemli gider kalemlerini de bunlar oluşturmaktadır.

Sektörel yayınlar, varlıkları dolayısıyla oluşturdukları istihdam ve belli konuda uzmanlaşmış gazeteciler yanında sektörlerin ticari dinamizm kazanmasında ve ülke çapında katma değer yaratılmasında önemli rol oynamaktadırlar. Bugün ülkemizde ciddi olarak katma değer üreten tüm sektörlerde, sektörel yayınlara sahip çıkıldığı ve sektörel yayınlarla işbirliğinin çok daha geniş platformlarda yapıldığı gözlemlenmektedir.

Gelişmiş ülkelerde 100 yılı aşan geçmişi bulunan mesleki yayınlar ile Türkiye’deki genç sektörel yayınlar, kısa sürede rekabet edebilecek ve uluslararası platformda fikir alışverişinde bulunacak konuma erişmişlerdir.

Buna karşın, sektörel yayınlar henüz kamu ve idari kesimler tarafından yeteri kadar tanınmamakta ve önemine orantılı olarak gerekli itibar ve desteği görmemektedir. Sektörel yayıncıların kamu kesiminden ve idareden beklentisi, (doğrudan maddi kaynak ayrılmasından çok) sözü edilen kesimlerce bir an evvel tanınma ve işbirliğinin başlatılmasıdır. Basın Yayın Enformasyon alanında yapılacak yasal düzenlemelerde görüş ve önerilerinin dikkate alınması, bugün çok acil bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır.

İletişim alanının yeniden tanımlanması ve bu alanı kavrayacak ve kapsayacak yasal düzenlemelerin ilgili yönetmeliklerin oluşmasında, gerek elektronik ortam, gerek basılı alanda görüşlerimizin dikkate alınması gereklilik  arz etmektedir.

Sektörel yayıncıların gelirleri Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerindeki benzeşlerine göre çok düşük olmaktadır. Bunun da en önemli nedeni ölçeklenmeyen kayıt dışı yayınların yayın sektöründe yarattıkları haksız rekabet olmaktadır. Düzenli yayın periyodu olmayan ve çok küçük tirajlarda yayınlanan bu dergiler, bu sektörün yatırım ve büyümesinin önündeki en büyük engeller içindedir.

Bu sorunların çözümü için sektörel yayıncılar yukarıda sıralanan konuların yanında bilgi ve sahip oldukları sektörel deneyimlerini, bilgi bankalarını sektörde bulunan en sağlıklı, veri tabanlarını ilgili sektörlerin hizmetine açarak dijital platformda bedel karşılığı bu bilgi birikimlerini katma değere dönüştürebilir, böylece hem sektöre katkı sunmuş birikimlerini de kazanca dönüştürmüş olurlar.

Nesip Uzun

Ekin Yayın Grubu

Uncategorized
About editor